Türkiye’nin lider yerli online video platformu BluTV’nin “hard talk” formatındaki programı ‘40’, bugün yeni bölümüyle izleyicilerle buluştu. Başarılı sunucu ve haberci Cansu Canan Özgen, bu sefer zorlu 40 sorusunu psikiyatr, yazar Gülseren Budayıcıoğlu'na yöneltti.

Dr. Budayıcıoğlu Özgen’in sorduğu "Reyting uğruna mesleğinizin etik değerlerini hiçe saydınız mı?", "Dizilerinizin hastalarınıza travma yaşatma riski var mı?", "Aşkı kariyerinize tercih mi ettiniz?", "Gülseren Budayıcıoğlu artık sadece zengin hastalara mı bakıyor?", "Randevu ücreti şöhretiyle birlikte arttı mı?" sorularını yanıtladı.

Gülseren Budayıcıoğlu, 40 programında "Hastalarınızı dinlerken bu hikayeden güzel dizi olur diyor musunuz?", "Şöhreti kullandığım söylenemez. Çoğu insan gençken şöhret oluyor. Ben çok ileri yaşta şöhret oldum. Bunu kullandığım söylenemez, zaten 2 yıldır insanlar beni tanımaya başladı, benim de 2 yıldır evden çıktığım sayılıdır. Hep evdeyim" diyecek kadar samimiydi...

Cansu Canan Özgen: Hastalarınızı dinlerken bu hikayeden güzel dizi olur diyor musunuz?

Gülseren Budayıcıoğlu: Diyorum. Çünkü hangi hikayeyi seçeceğim benim için çok önemli. Bizim toplumumuzun bilinmeyen gerçeklerini yazabildiğim hikayeleri seviyorum, ne kadar çok insan hikayede empati yapıp kendini bulabilirse kendi sorununu bu kitabı okuyarak, tanıyabilir ve çözebilirse, beni mutlu eder, o yüzden daha genel sorunlara dokunabileceğim hikayeleri tercih ediyorum... İnanın beni hayatımda en mutlu eden şey, bu kitapları okuyanlardan bana gelen o mesajların güzelliği, bana verilebilecek en büyük ödülü okuyucu veriyor.

gulserenbudayicioglu-40apro

Cansu Canan Özgen: Reyting uğruna mesleğinizin etik değerlerini hiçe saydınız mı?

Gülseren Budayıcıoğlu: Bu soru için teşekkür ederim, çünkü bu tip eleştirileri çok alıyorum. Bir doktor, hele ki bir psikiyatrist, hastasının ona verdiği sırrı, bırakın medyada dizi yapıp göstermeyi, en yakınlarına bile vermez. Eğer bunu veriyorsa da bazı şeylerden şüphe etmek lazım, bizler gerçekten hipokrat yemini ederek bu işe başlayan kişileriz. Ben bugüne kadar tek amacım Türkiye gerçeklerini, Türkiye'de insanların asla paylaşmadığı, bizlere göstermediği, hayatlarının nasıl yaşandığını insanlara göstermek istedim. Buradan alınacak çok büyük dersler var, ben kapalı kapıları açtım, hiç kimseyi asla ama hiç kimseyi tek bir hastamı bile burada lanse etmedim, kim olduğunu kimse asla bilemedi, ailesi bilemedi, kendi bile bu ben miyim acaba diye bana sorduğu olmuştur. Benim böyle bir şey yapmam asla söz konusu değil. Zaten yapmamalıyım. Ama mesela Kırmızı Oda'da, buradaki amacım ve hedefim, yazar da değildim, bunları biliyorsunuz dünyada çok yazılan şeyler... Bugüne kadar tek bir hastam bile bu işten rahatsız hiç olmadı, şikayetçi hiç olmadı, bana bile demedi ki nasıl bunu.... Ben böyle bir şey yapmam zaten! Ama insanlar ne hikmetse beni böyle yorumlamak istediler, benim ona diyebileceğim bir şey yok.

HİÇBİR ZAMAN HİÇBİR OLAYI BİREBİR YAZMADIM

Cansu Canan Özgen: Dizilerinizin hastalara travma yaşatma riski var mı?;

Gülseren Budayıcıoğlu: Bunu yaşayanlar anlamında soruyorsunuz galiba, ben hiçbir zaman hiçbir olayı birebir vermem... Tam yaşandığı gibi verirsem ipucu vermiş olurum zaten, asla yaşandığı gibi değil onu mutlaka bir revizyondan geçirerek veririm.

HAYATIMDA HİÇ PARAYI HEDEFLEMEDİM

Cansu Canan Özgen: Gülseren Budayıcıoğlu artık sadece zengin hastalara mı bakıyor? 

Gülseren Budayıcıoğlu: Asla. Çünkü Gülseren Budayıcıoğlu böyle yapmaktan hiç hoşlanmaz, ben bundan rahatsızlık duyarım. Gerek hastane, gerek muayenehane, gerekse klinik günlerimde ben Türkiye'nin her kesiminden, isterseniz bunu maddi anlayın, isterseniz kültür seviyesi anlayın her şehirden, her türlü işi yapan insanla birarada olmakla övündüm. Çünkü, beni bu mutlu etti. Ben hayatımda hiç parayı hedeflemedim. Başarı, sizi maddi anlamda zaten doyurur, başarıyı hep hedefledim. Şu kadar bakıyor, bu kadara bakıyor diye değişik rakamlar da verildi, ben hak ettiğim ücreti almayı isterim, ama ben bugün geldiğim yerde hak ettiğim ücretin ne olduğunu artık ben bilemiyorum, çünkü bunu çok severek yaptığım iş olduğu için... Şu anda yapamıyorum, yapamadığımın da üzüntüsü içindeyim...

Cansu Canan Özgen: Gülseren Budayıcıoğlu'nun randevu ücretleri şöhretiyle birlikte arttı mı?

Gülseren Budayıcıoğlu: Hiç artmadı. Ben Hacettepe'den ayrılıp muayene açtığımda Hacettepe bana çok kızmıştı oradan ayrıldığım için ve bana kimse orada arka olmadı... İnsan hastasıyla iyi ilişki kurabiliyorsa, ne televizyona ne üne ihtiyacı olmuyor. Şöyle bir dedikodu duydum, Gülseren muayene açmış, eee ne de olsa televizyona güveniyor. Ben eski televizyoncuyum ya... Bunu da hiç anlatmamıştım, burada anlatıyorum. Bunu duydum çok üzüldüm. O günden itibaren 20 yıl muayenecilik yaptım ve 20 yıl boyunca tv ekranlarına hiçbir nedenle gelmedim, gelen tüm teklifleri reddettim. Ben çok ünlü olduğumda hasta bakmayı zaten kesmiştim. Ben pandemiden önce de çok sınırlı sayıda, eski hastalarıma bakıyordum. Pandemiden sonra hasta bakmayı tamamen kestim. Bu şöhretle birlikte hasta bakmaya, fiyat arttırmaya devam etmedim ki benim yerimde başkası olsa inanın çok büyük paralar kazanırdı.

Cansu Canan Özgen: Aşkı kariyerinize tercih mi ettiniz?

Gülseren Budayıcıoğlu: Ne cesaret, tıp fakültesinde okuyorsun ne cesaret böyle bir işe başvuruyorsun? Pek de ümidim yoktu zaten beni oraya alırlar diye, ama bir anda kendimi orada buldum. Spikerliği çok severek yaptım ve bir işi ne kadar severek yaparsanız, başarı şansınız artı sevdiğiniz iş size kolay geliyor. Şimdi şaşıyorum bir yandan tıp fakültesi oku, bir yandan akşam saat 5 buçukta okuldan çık koşarak televizyona git, orada canlı yayınlar; bir de teknoloji çok zayıf, o devrilir, bu kesilir çok tatlı günlerdi... Ben televizyonda spikerken benim adım televizyondaki kız dı, beni bütün Türkiye tanırdı, sokaklara çıkamazdım, vaktim de olmazdı ama, baştan kararlı girmiştim TRT'ye. Evliliğim televizyondan ayrıldıktan sonra oldu, televizyondan ayrıldım, üniversitede asistan olarak göreve başladım, eşimle ondan sonra evlendim. Ama şunu itiraf etmekte fayda var, eğer ben televizyondan spikerliğe devam etsem, eşim bu işten hiç hoşlanmayacaktı... Onun da bana ipuçlarını çok vermiştir, bende ona şöyle demişimdir, iyi ki ayrılmışım, yoksa bizim evlilik epeyce zarar görecekmiş bu işten diye... Ona da hak verirdim o zaman, zor iş çok ünlü biriyle evli olmak... Doğru karar almışım diye bugün de arkasındayım o kararın, çünkü beni güzel yerlere getirdi, güzel de bir evlilik geçirdim ben.

Editör: Funda Erkoç