Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Meclis'e gelerek milletvekillerine hitap etti. Erdoğan, Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki çatışmaya değindi, "Artık netice zamanıdır, Azerbaycanlı kardeşlerimiz kendi göbeklerinin bağını kesiyor. Türkiye olarak yanlarında olduğumuzu bir kez daha ifade etmek istiyorum" dedi. Erdoğan, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin hakkına saygı gösterilmesi gerektiğini vurguladı, "Biz diyalog kanallarını açık tutacağız. Barış için Türkiye kadar mücadele eden acaba kaç ülke var?" diye konuştu. Erdoğan, Kudüs konusuna da değindi, "Kudüs meselesi bizim için bir jeopolitik sorun değildir. Kudüs bizim şehrimizdir, bizden bir şehirdir." dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi 27'nci dönem 4'üncü yasama yılı açılışına katılan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, milletvekillerine hitap etti. Başkan Erdoğan birçok konu başlığına ilişkin çok çarpıcı ifadeler kullandı.

Erdoğan, Ermenistan'a çok sert sözlerle tepki gösterirken, Azerbaycan'a desteği bir kez daha yineledi. Başkan Erdoğan, ABD, Rusya ve Fransa'nın uzun süredir sorunu ihmal ettiğini vurguladı, "Bu nedenle ateşkes arayışları kabul edilebilir bir şey değildir" dedi.

Erdoğan, Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kararlı duruşunun süreceğini ifade etti, "Bizi sahillere hapsedecek taleplerle karşımıza çıkanlar önce adımlarımıza tehdit dilini denediler. Kahraman ordumuzun desteklediği kararlı duruş karşısında ise diyalogu kabul etmek zorunda kaldılar. Gerilimi yeniden tırmandırmak da, çatışma çıkarmak da karşımızdakilerin tercihidir. Biz diyalog kanallarını açık tutacağız." diye konuştu.

Erdoğan, İsrail'in Filistinlilere yönelik saldırı girişimlerini de unutmadı, Kudüs ile ilgili dikkat çeken ifadeler kullandı.

TBMM'DE FLAŞ AÇIKLAMALAR

Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Meclis'imizin ilk başkanı ve kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere herkese saygılarımı sunuyorum. Gazilerimizi ve şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükran ile anıyorum.

TBMM'NİN YASAMA ALANINDA TEMSİLCİSİ OLDUĞU KADİM DURUŞ BIRAKACAĞIMIZ EN KIYMETLİ MİRASTIR

Henüz birkaç asırlık geçmişe sahip toplulukların kendilerine köklü gayretler uydurma gerisinde bu hakikat vardır. Türkiye gerisinde çok geniş bir coğrafyaya yayılmış 2200 yıllık devlet geleneği olan nadir ülkelerden biridir.

Kıbrıs ve Azerbaycan Türklerinden Balkanlar ve Kuzey Afrika'ya kadar her yerde kardeşlerimize samimi destek veren Meclisimiz, milletimizle birlikte tüm dostlarımızın da umut kaynağı olduğunu göstermiştir.

TBMM'nin yasama alanında temsilcisi olduğu kadim duruş evlatlarımıza bırakacağımız en kıymetli hazinedir.

18 YILDIR BU ÇATI ALTINDAKİ REFORMLAR ÖZELLİKLE HAYRANLIK VERİCİ BAŞARI HİKAYESİDİR

Meclisimizin 100. yıl dönümünü koronavirüs nedeniyle görkemli olarak maalesef kutlayamadık. Bizim Meclisimiz herhangi bir Meclis değildir. Burası milli iradenin tecelligahı olmuş yerdir. "Ya istiklal ya ölüm" şiarı ile İstiklal Harbi'ni yönetmiş gazi bir meclis. Burası son sığınağımız Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Meclis'tir. Nice darbelere ve darbe girişimlerine rağmen bu kutlu çatı, daima milletin onurunu korumuştur. Burada hatırlamak istemediğimiz kimi müessif hadiseler de yaşamıştır. Ama bu durum yüceliğine halel getirmez. 15 Temmuz'daki kararlı duruş dünya demokrasi tarihine geçmiştir.

Sadece son 18 yılda bu çatı altındaki reformalar, düzenlemeler, kararlar, sergilenen tutumlar özellikle hayranlık verici bir başarı hikayesidir. İnşallah önümüzdeki dönemde Meclisimiz çok daha büyük başarılarla tarih yazmayı sürdürecektir. Böylesine köklü yönetim sistemi değişikliklerinin ideal uygulama seviyesine gelmesi elbette vakit alacaktır. Her geçen gün yasama, yürütme ve yargının yeni sistem doğrultusunda kendini geliştirdiğini görüyoruz.

Siyasi rekabet ile millete hizmet yarışı arasındaki çizginin en iyi korunduğu yerin Meclisimiz olması gerektiğini düşünüyorum. Her partiden milletvekillerimize şimdiden teşekkür ediyorum.

Birincisi Türkiye'nin istikrarsızlıklar, çekişmeler, kavgalar sebebiyle uzunca bir süre ihmal ettiği, demokratik ve ekonomik atılımları bu dönemde hayata geçirdik. Bu atılımlar çıkarları zarar görenlerin saldırıları ile karşılaştı. Karşımıza çıkan engelleri birer birer aşarak bugünlere geldik. Gelişmelerin bu derece hızlanmasının ikinci sebebi, dünyanın geldiği yeni yol ayrımıdır. İkinci Dünya Savaşı sonrasında galipler tarafından kurulan uluslararası düzen her alanda çatırdıyor. Salgın dönemde bu yıkılış çok daha açıkça görüldü.

Dünya 5'ten büyüktür ifadesi bu gerçeğin ifadesidir. Burada bir kez daha tekrarlamak istiyorum, dünyanın her köşesinin güvenliğe ihtiyacı vardır. Huzura ihtiyacı vardır. Tüm güzelliklerinin korunmaya ihtiyacı vardır. Aksi taktirde ucu gelişmiş ülkelere de değecek şekilde yağmaların başlaması kaçınılmaz hale gelecektir.

ŞİMDİ NETİCE ZAMANI, AZERBAYCANLI KARDEŞLERİMİZİN YANINDAYIZ

Karadeniz'de Kırım işgali ile başlayan kriz yeniden tırmanma potansiyeline sahip. Kafkasya kriz alanı olma vasfını sürdürüyor. Dağlık Karabağ'ı işgal eden Ermenilerin, Azerbaycan'a saldırısı ile başlayan çatışmalar en somut örnektir. Azerbaycanlı kardeşlerimizin işgal altındaki topraklarını kurtarma konusunda yanlarında olduğumuzu buradan bir kez daha ifade ediyorum. Özellikle Minsk üçlüsü denilen ABD, Rusya, Fransa, bunların 30 yıla yakın zamandır bu sorunu ihmal ettikleri için bugünlere yansıyan bu olumsuz gelişmeler karşısında ateşkes arayışı içinde bulunmaları kabul edilebilir bir şey değildir. İşgalcilerin bu topraklardan öncelikle çıkmaları gerekmektedir. Azeri kardeşlerimiz şu anda topraklarına dönecekleri günün hasreti içindeler. Bunları Sayın Macron ve Putin ile de görüştük. Ama netice yok. Ama şimdi netice zamanı. Azeri kardeşlerimizde kendi göbeklerinin bağını kesiyorlar.

ERMENİSTAN'I TÜRKİYE'YE İFTİRA ATMA ÇABALARI DA KURTARAMAYACAK

Türkiye olarak iki devlet, tek millet olarak gördüğümüz Azerbaycanlı kardeşlerimize her türlü desteği vermeyi sürdüreceğiz. Ermenistan'ı her şeyi bir kenara bırakıp Türkiye'ye iftira atma çabaları da kurtaramayacak. Rabbim Azerbaycanlı kardeşlerimizin yar ve yardımcısı olsun.

Irak sınırındaki terör yuvalarını bir bir ortadan kaldırıyoruz. Bölgemizde 10'uncu yılına ulaşan Suriye krizi bölgenin en trajik, en acı meselesidir. Bu ülke ile 911 kilometrelik sınıra sahibiz. Sınırın her iki tarafında yaşayan halk derin kültürel, sosyal ve ekonomik ilişkilere sahip. Bölgenin en etkili terör örgütleri istikrarsızlaşma sonrası DEAŞ ve PKK olmuştur.

SON TERÖRİSTİ İMHA EDENE KADAR OPERASYONLAR SÜRECEK

Suriye içindeki mazlumların ihtiyaçlarını biz karşılıyoruz. 4 milyon Suriyeliye ülkemizde ev sahipliği yapıyoruz. Her kim ki Türkiye'nin bölgede ne işi var diyor ise kafasında ya başka hesaplar yapıyordur, ya da bölgeyi bilmiyordur. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Bahar Kalkanı harekatlarımızı bu nedenle gerçekleştirdik. Son teröristi imha edene kadar da harekatlarımızı sürdüreceğiz.

DÜNYAYA DOĞU AKDENİZ MESAJI

Doğu Akdeniz'deki gelişmeler ülkemizin denizlerde verdiği en önemli mücadelelerdendir. Türkiye olarak Akdeniz'de çatışma, gerilim, haksızlık peşinde asla değiliz. Tek talebimiz ülkemizin haklarına saygı gösterilmesidir. Siyasi ve ekonomik potansiyelin paylaşımı ile ilgili anlaşmazlıkların hakkaniyetle çözülmesi öncelikli hedefimizdir. Yunanistan ve Rum Kesimi'nin tavrı bu ilkenin çok uzağındadır. Bölgemizde ortaya çıkıp da AB'nin inisiyatifi ile çözüme kavuşmuş tek bir sorun yoktur. Birliği müdahil olduğu her kriz yeni boyutlarla büyümüştür. Türkiye'nin önünde kendi imkanları ile politikalarını kararlılıkla hayata geçirmekten başka seçenek kalmamıştır. KKTC'nin haklarını korumak için başlattığımız çalışmaları Libya anlaşması ile geniş alana yayma imkanı bulduk. Bizi sahillere hapsedecek taleplerle karşımıza çıkanlar önce adımlarımıza tehdit dilini denediler. Kahraman ordumuzun desteklediği kararlı duruş karşısında ise diyalogu kabul etmek zorunda kaldılar. Gerilimi yeniden tırmandırmak da, çatışma çıkarmak da karşımızdakilerin tercihidir. Biz diyalog kanallarını açık tutacağız. Barış için Türkiye kadar mücadele eden acaba kaç ülke var?

KUDÜS BİZİMDİR BİZDEN BİR ŞEHİRDİR

Bir diğer kriz de İsrail'in Filistinlilere yaptığı zulüm ve Kudüs'ün mahremiyetini hiçe sayan fütursuz uygulamalarıdır. Kudüs meselesi bizim için sıradan bir jeopolitik bir sorun değildir. 1. Dünya Savaşı'nda gözyaşları ile terk etmek zorunda kaldığımız bu şehirde hala Osmanlı'nın direniş izleri vardır. Kudüs bizim şehrimizdir, bizden bir şehirdir. Filistin halkının topraklarının işgal edilmiş olması bu mesele ile yakından ilgilenmemizi gerektirir.

HEDEF YILI POZİTİF BÜYÜME İLE KAPATMAK

Salgın döneminde verilen destek 495 milyar lirayı buldu. Türk ekonomisi yaşadığı bunca saldırının ardından kırılganlıklara karşı daha dayanıklı, krizlere karşı daha hazırlıklı bir yapıya kavuşmuştur. Pek çok devlet sağlık hizmetlerindeki sarsıntının yönetimlerine ve ekonomilerine sirayet etmesine engel olamamıştır. Türkiye ise olumlu ayrışma ile bölgesinin ve dünyanın yükselen yıldızı konumuna gelmiştir. OECD, Türk ekonomisini salgından en az etkilenen 3. ekonomi olarak göstermiştir. Hedef yılı pozitif büyüme ile kapatmak.

TÜRKİYE KENDİ AŞISINI ÜRETMEK İÇİN YOĞUN ÇABA İÇİNDEDİR

Çin'de başlayan ve dünyaya yayılan Covid-19'un kesin tedavisi henüz bulunamamıştır. Türkiye, diğer ülkelerdeki aşı çalışmalarını yakından takip etmenin yanında kendi aşısını üretmenin de yoğun gayreti içindedir. Bu olumlu tabloda son 18 yılda sağlık alanındaki büyük dönüşümün ve altyapının çok büyük bir katkısı vardır. Yarın Konya'da şehir hastanemizin açılışını yaparak sağlıktaki bu güzel tabloyu bir adım daha ileriye taşıyacağız.

Editör: TE Bilişim