Psikolojisi Amerikalı sosyal psikolog profesör Solomon Asch tarafından 1953 yılında laboratuvar ortamında deneyle kanıtlandı.

Deney için yedi kişi seçilmişti.

Uzun bir masaya yan yana oturtulmuşlardı.

Aslında bu kişilerden sadece biri denekti… Diğer altı kişi profesörün ekibindendi, ama, sanki tesadüfen seçilmiş denekler gibi davranıyorlardı, ekip olduklarını asıl denek'e söylemiyorlar.

Asıl denek, herkesin kendisi gibi denek olduğunu sanıyordu.

Asıl denek, en sona, yedinci sıraya oturtuluyordu.

Tam karşılarına bu gördüğünüz iki kart yerleştiriliyordu.

Birinde tek çizgi var.

Diğerinde üç çizgi var.

“Tek çizgi, diğerlerinden hangisiyle aynı boyda?” diye soruluyordu.

Cevap gayet açık.

Elbette C şıkkıyla aynı boyda.

Ama… Profesörün ekibinden olanlar A veya B şıkkını söylüyordu.

Şıkların yerlerini değiştirerek 12 defa gösteriyorlardı, profesörün ekibinden olanlar her defasında yanlış seçeneği söylüyordu.

Gerçek denek, kendisinden önceki sözde deneklerin yanlış cevaplarını duyuyor, bir defa bile doğru cevabı duymuyordu.

Sonra ne mi oluyordu?

Gerçek denek, yanlış olduğunu bile bile, göz göre göre, yanlış şıkkı söylüyordu!

Bu deney defalarca tekrarlandı.

Şu sonuca ulaşıldı…

İnsanların yüzde 25'i doğru bildiğinden şaşmıyor, diğerleri ne derse desin, doğruda ısrar ediyor, doğru cevabı veriyordu.

İnsanların yüzde 75'i ise, diğerlerinden etkileniyor, diğerlerinin söylediğini doğru kabul ediyor, kendi doğrusundan vazgeçiyordu.

Yani…

Toplumda her dört kişiden üç'ü sürü psikolojisine kapılıyordu.

Profesör Asch, yanlış cevap veren gerçek deneklerle görüşme yaptı, “niye göz göre göre, bile bile yanlış cevap verdin?” diye sordu.

“Herkesten farklı cevap verirsem, herkesin içinde tuhaf duruma düşerdim, gruba uymayı tercih ettim, herkesin içinde mahcup olmaktan çekindim, gruptan dışlanmak istemedim” cevabını aldı!

Kendilerine yanlış bile gelse, genel görüşe uyumlu olmayı doğru buluyorlardı.

İtiraz ederek tartışma yaşayacaklarına, hayatın kolay tarafını seçiyorlardı.