Sokağa çıkma yasaklarından maske takma zorunluluğuna, 2 yıllık pandemi sürecinde maddi-manevi sıkıntılı süreçlerden geçtik hiç şüphesiz. Türkiye’de ilk maymun çiçeği vakasının görülmesi ile birlikte Bursa Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Halis Akalın ile 5 soruda hastalığı mercek altına aldık.

1- BÜYÜK BİR PANDEMİ BEKLEMİYORUZ

Evlere kapanacağımız, ki Kurban Bayramı var önümüzde, bir COVID-19 salgınına döner mi bu hastalık?

Hayır, dönmez. Endişeye mahal yok. Teknik olarak, çok kıtada insanı birden etkilemesi söz konusu olduğu için buna ‘pandemi’ denebilir ama pandemi denilince hepimizin aklına COVID-19 gibi; sokağa çıkma yasaklarının olduğu, toplu bulunan yerlerin kapatıldığı, insanların evlerine kapandığı bir ortam geliyor. Bu düzeyde bir pandemi beklemiyoruz. Ama bu demek değil ki olasılıkları göz ardı edelim, ki günümüzde insan mobilitesi çok fazla. Dolayısıyla genel hijyen kurallarına uymalı. Kemirgenler, maymunlar ve diğer yabani hayvanlarla temastan kaçınılmalıdır.

2- COVID-19 İLE MAYMUN ÇİÇEĞİ ARASINDAKİ FARKLAR

MAYMUN ÇİÇEĞİ

- Hasta ile çok yakın fiziksel temas; illaki cinsel yolla bulaşacak diye bir durum yok, öpüşme, sarılma, dokunma gibi kişinin vücut sıvıları-deri lezyonları ya da kullandığı eşyalara (çatal, kaşık çarşaf, giysiler vb.) temas edilmesi ile bulaşıyor. Yüz yüze, uzun süreli, yakın temas şart.

- Vakaların tümü virüsün daha az bulaşıcı olan Batı Afrika kolundan geliyor. Virüs belirti ve bulgular ile; lenf bezlerinde şişme, el-kol-avuç içi-yüz-el-ayak tabanlarında irin toplamış kabarcıklar oluşması gibi çok tipik şekillerde ortaya çıkıyor, hastalar hemen izole ediliyor.

- İnsandan insana bulaştığı gibi hayvandan insana; enfekte hayvan ile doğrudan temas, o hayvanın tüketilmesi ya da kanı, vücut sıvıları veya deri lezyonlarına temas ile bulaşabiliyor.

- 2 ayda 50 ülkede 3 bin 413 vaka, sadece 1 ölüm görüldü. Bu bir DNA virüsü olduğu için de daha nadir mutasyona uğrar yani COVID’deki gibi yeni varyantlar çıkmasını beklemiyoruz.

- Çiçek aşısı yapılmış kişilerin yüzde 85’e yakını bu hastalığa karşı da koruma altında. Çiçek aşısı olanlar olmayanlara göre 5 kat daha az risk altında. Virüse maruz kaldıktan sonraki ilk 4 gün içinde çiçek aşısı yapılması hastalık gelişmesini önleyebiliyor, temastan sonraki 4-14. günler arasında yapılması ise hastalığı önlemiyor ama daha hafif geçmesini sağlıyor.

COVID-19

- Virüs; öksürme, hapşırma, hatta konuşma sırasında havaya saçılan virüs yüklü damlacıkların yakın mesafedeki kişiler tarafından solunması ile bulaşır. Eşyalara temas ile bulaşmaz.

- Asemptomatik olabiliyor yani belirti vermeyebiliyor. Test yapmadan kimin hasta olduğu ve izole edilmesi gerektiği saptanamadığı için de daha hızlı yayılıyor.

- Bugüne kadar hayvandan insana geçen bir vaka kayıt altına alınmamış.

- Bu bir RNA virüsüdür, çok daha çabuk mutasyona uğrar ki 2 yılda 544 milyona yakın vaka, 6 buçuk milyona yakın ölüm görüldü.

- COVID-19 için geliştirilen aşılar hastalıktan korunmak ve yayılmasını önlemek için önemli ama ‘çiçek aşısı’ ile aynı kulvarda değil. Ayrıca bu virüse yakalanmamak için tek başına aşı olmak da bir işe yaramıyor. Maske-mesafe-temizlik kurallarına uymak da büyük önem taşıyor.
3- MASKE ŞART DEĞİL

Maske takmaya gerek var mı?

DSÖ, hastayla çok yakın temas edecek kişilerin; aile ya da sağlık personeli gibi ve hastanın kendisinin maske takmasını öneriyor yoksa şart değil. Bu arada maske demişken COVID-19 vakaları yükselişe geçti. Ağır seyretmiyor vakalar diye işi biraz hafife aldık. Özellikle de bağışıklık sistemini baskılayan ilaç kullananlar, kalp, şeker, tansiyon, kanser hastaları, ileri yaşlardakiler önem göstermeli. Toplu taşıma ya da kapalı alanlarda, en azından risk altındaki kişiler, maske takmaya devam etmeli.

4- KENDİLİĞİNDEN İYİLEŞİYOR

Belirtileri neler?

Virüs vücuda girdikten sonra hastalık belirti ve bulgularının ortaya çıkması 5-21/7-17 gündür. Genellikle hafif seyirlidir. Ateş, genel bir baş-kas ağrısı ve bitkinlik ile seyreden bir başlangıç dönemi mevcuttur. Bunu, döküntüler ve hastaların çoğunda lenf bezlerinde büyüme (koltuk altı-boyun ve kasıkta) izler. Hastalık 2-4 hafta sürer. Döküntüler en son kabuklanır (kabuklara temas edenlere de virüs bulaşabilir) ve kendiliğinden geçer. Ancak bağışıklığı baskılanmış kişilerde ve küçük çocuklarda ağır hastalık görülebiliyor.

5- MOBİL OLDUĞUMUZDAN YAYILDI

Maymun çiçeği aslında bilim dünyasına yabancı bir virüs değil, uzun zamandır var. Neden şimdi dikkat çekti ve yayılmaya başladı?

Hastalık ilk olarak 1959’da Danimarka’da maymunlarda saptandı. İnsanlarda ise ilk olgu 1970 yılında Demokratik Kongo Cumhuriyeti’nde 9 aylık bir bebekte rapor edildi. 2003’e kadar da Afrika dışında görülmedi. 2003’te ABD’de Gana’dan ithal edilen çayır köpekleri ile temas sebebi ile 47 kişi hayatını kaybetti. Virüsün hastalığının endemik olduğu Afrika ülkeleri dışında, aynı anda birden fazla ülkede, bir anda ortaya çıkması dikkatleri çekti. İklim değişikliği, çiçek aşısının artık yapılmaması, toplumsal bağışıklığın düşmesi, hastalığın endemik olduğu Afrika ülkelerindeki jeopolitik ve silahlı çatışmalar ile globalde insanların eskiye nazaran daha fazla mobil olması yayılmayı arttırdı.

Editör: Funda Erkoç