Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğündeki depremler 11 ili etkilemiş, birçok ilde de yıkıma neden olmuştu. Çok sayıda vatandaş enkaz altında kalırken, binlerce insan hayatını kaybetti. Bu depremlerin ardından bu sefer merkez üssü Hatay'da meydana gelen 6.4 ile 5.8 büyüklüğündeki depremde de hasar gören binalar yıkıldı, 6 kişi hayatını kaybetti. Uzmanlar artçıların süreceğini söylemeye devam ederken, özellikle Adana'daki fay hatlarına işaret ediliyor.

"DEPREMLERİ NE YAZIK Kİ GELECEKTE DE YAŞAYACAĞIZ"

Yaşanılan ve yaşanılabilecek depremlerle ilgili İHA muhabirine konuşan Mersin Üniversitesi (MEÜ) Mühendislik Fakültesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Hayati Koç, Türkiye'de çok sayıda fay hattının bulunduğu söyledi. Bu faylara bağlı olarak büyük depremlerin yaşandığını kaydeden Koç, "Şu anda da yaşıyoruz ve gelecekte de yaşayacağız ne yazık ki. Bunu iyi bilmemiz gerekiyor. Kahramanmaraş'ta yaşadığımız depremler birçok bölgeyi ciddi şekilde etkilemişti. Depremin bu bölgede olacağı zaten daha önce biliniyordu. Buna yönelik de açıklamalarımız devam ediyor. Tabii bir deprem olacak diyoruz ama bunun az ya da çok hasara yol açması birçok faktöre bağlı. Birincisi depremin kendi özellikleriyle ilgili. Ne kadar büyük deprem olursa yıkım o kadar fazla oluyor. Bunun dışında depremin odak derinliği önemli. Türkiye'de fayların bulunduğu bölgelerde olan depremler sığ odaklı olduğu için açığa çıkan enerjiler kısa sürede yeryüzüne geliyor ve zararı daha fazla oluyor. Bu açıdan depremlerin bu özelliği ülkemizde ne yazık ki çok tehlike arz ediyor. Bunun yanında depremin oluş zamanı da kayıplarda önemli rol oynuyor. Bir de faydaki kırılmanın olduğu bölgedeki nüfus yoğunluğu kayıplardaki sayıyı belirliyor" diye konuştu.

"ARAŞTIRMALARDA ADANA'YA YAKIN FAYLARDA 6,5 BÜYÜKLÜĞÜNDE DEPREM BEKLENİYOR"

Fay hatlarının geçtiği yerlere yerleşim yerleri kurulduğunu kaydeden Koç, "Bu da zararları artıran nedenlerden bir tanesi. Depremin merkez üssü ile bulunduğunuz mesafe çok önemli. Mersin, Kahramanmaraş'a 250 kilometre uzaklıkta. Deprem büyüktü ve biz de ciddi anlamda hissettik. Mersin'e en yakın fay hattı Adana'da bulunuyor. Tabii bu fayların uzunlukları çok fazla değil ve yapılan çalışmalarda şunu görüyoruz; burada olabilecek en büyük depremin 6,5, bazı araştırmalarda en fazla 7'ye yakın deprem bekleniyor. Zaten 1998 yılında Ceyhan'da 6.2 büyüklüğünde bir deprem yaşadık. O zamanki depremde de Mersin, bu son depremde yaşadığımız sarsıntıyı yaşadı. Yani ciddi bir yıkım olmamıştı. Bu da bize şunu gösteriyor; Mersin'e yakın bir yerde ciddi deprem yapabilecek bir fay yok. En yakın faylara da mesafemiz biraz uzak olduğu için risk oranı biraz düşük gözüküyor. Ancak bu şu anlama gelmesin, risk hiç yok mu diye. Risk her yerde, her yaşadığımız alanda bulunuyor. Buradaki depremlerde üretebileceği büyüklük tahminlerine göre biz bunları söyleyebiliyoruz. Bazen tahminlerin de üstünde depremler olabiliyor" şeklinde konuştu.

"İYİ OLMAYAN ZEMİNLER ÜZERİNE BİNALAR YAPIYORUZ"

Depremlerin olabileceği yerlerin bilindiğini vurgulayan Koç, "Bu faylarda ne büyüklükte depremler olabileceğini de tahmin edebiliyoruz ama kesinlikle ne zaman, hangi tarihte, hangi saatte olacağını söylemem mümkün değil. Zaten bunu bilseydik bu ölümlerin, yaralanmaların hiçbiri olmazdı. Tabii depremin zararlarını artıran etkenlerden bir tanesi de zeminin özelliği. Fayların geçtiği yerler genelde düzlük alanlardan oluşuyor, biz buralara yerleşim yerlerini fazla sayıda yapıyoruz. Buna bağlı da iyi olmayan zeminler üzerine binalar yapıyoruz. Bu bölgelere bina yapılabilir ancak daha az katlı ve o zemine uygun şekilde inşaat yaparak biz depremlerin zararlarını en aza indirgeriz. Bunlara dikkat etmemiz gerekiyor" ifadelerini kullandı.

"MERSİN'DEKİ VATANDAŞLAR EVLERİNDE HİÇBİR HASAR YOKSA RAHATLIKLA EVLERİNDE OTURABİLİRLER"

Mersin'in zeminiyle ilgili de bilgiler veren Koç, "Mersin'de özellikle kıyı kesimlerinde daha çok yer altı sularının da fazla olduğu, kumlu yerlere binalar dikilmiş. Buralarda deprem riskini biz biraz daha fazla hissederiz. Ancak dağlara doğru gittiğimiz zaman zeminlerimizin iyileştiğini görüyoruz. Bundan sonra en azından Mersin ve diğer fay hatlarının bulunduğu bölgelerde sağlam zeminlerin olduğu bölgelere doğru şehirlerimizi taşımak zorundayız. Bu adımı da bir an önce atmalıyız. Mersin halkımızda da bu depremlerden dolayı tedirginlik var. Biz 7.7 ve 7.6'lık depremlerde büyük korku yaşadık. Tabii ki bir ana deprem olduktan sonra 6 ay, 1 yıl devam eden artçı depremler olur ve biz bunları hissederiz. Ancak hiçbir zaman artçı bir deprem ilk andaki büyüklükteki deprem olmaz. Eğer ilk büyük depremde evlerimiz herhangi bir hasar görmediyse evlerimizde rahatlıkla oturabiliriz. Tabii ki binalarımızı kontrol ettirmemiz gerekiyor. Çünkü bundan sonra artçılar sürekli olacak. Hatta bazen her gün olacak. Bundan korkmamız lazım ve alışmamız gerekiyor. Depreme hazır bir toplum olarak hazırlanmamız gerekiyor. Uzmanlara kulak asmamız lazım. En önemlisi de okumalıyız, okumalıyız ve okumalıyız. Sadece deprem değil ilimizi etkileyebilecek bütün doğal afetlerle ilgili bilgi sahibi olmamız gerekiyor. Önce kendimizden başlayıp, daha sonra üste doğru sıkıntılarımızı oralara bildirmemiz gerekiyor. Böyle doğal afetleri hiçbir zaman unutmamalıyız. Sürekli kendimizi, yaşadığımız bölgenin doğal afetlere karşı ne kadar riskli bilmemiz gerekiyor" dedi.

Kaynak: rss