Her gün yeni bir olay ile hayretler içerisinde kalmaya devam ediyoruz. Yine “neresinden başlasam bilemiyorum” dediğim bir yazının başlangıcındayım.

Her gün yeni bir olay ile hayretler içerisinde kalmaya devam ediyoruz. Yine “neresinden başlasam bilemiyorum” dediğim bir yazının başlangıcındayım. Bir tarafta hayatını kaybetmiş bir çocuk, diğer tarafta bu korku ile yaşayan başka bir çocuk. Ortak noktaları ise kalp!

Sıra ile anlatma başlayayım en iyisi. Bundan yaklaşık 2.5 ay önce bir anne, sosyal medyada kızı için dua istiyordu. Kızı İpek Bade, Hidrosefali hastasıydı ve yoğun bakıma kaldırıldı. Öğretim görevlisi olduğunu söyleyen anne kızının durumunu anlık olarak sosyal medyada paylaşıyordu. Kızı zor durumdayken paylaşım yapmasından rahatsız olanlar da anneyi linç ediyordu. Hatta o dönem kendisine mesaj ve paylaşımlarım ile destek olduğumu net olarak hatırlıyorum.

Süreç içerisinde yazık ki İpek Bade’nin beyin ölümü gerçekleşti ve bu aşamada organ bağışı konusu gündeme geldi.  Anne, bununla ilgili paylaşımlar yapmaya başladı. Birinde şöyle diyordu mesela: “Bade’nin kalbi dert oldu. Oysa ki kendi organlarınız yok mu? Canlıdan canlıya da nakil oluyor.” Bunu anlamak için nasıl bir yeteneğe sahip olmak lazım bilemedim. Bahse konu organ kalp! Canlıdan canlıya kalp nakli mi?

Aile kızlarının organlarını bağışlamamasını günah olarak isimlendirmiş. Hatta teyze olduğunu belirten bir  aynı hesapta şunları söylemiş: “Dini inanç açısından bu durum sindirilememiştir çünkü bu beden ötesi, ruh meselesidir.”

Esila Kalp Bekliyor!

Yazımın buraya kadar olan bölümünde ailenin kararına saygı duyarız. Sadece ifade şekilleri çok normal değil bana göre. Benim bu yazıyı yazma kararıma sebep olan durum bunun devamında gelişiyor. Yazının başında bahsettiğim korku ile yaşayan 13 yaşında bir çocuk Esila’ya bu anne tarafından verilen cevaplar.

Esila son 3 yıldır kalp nakli olmayı bekliyor, endişeli korkuyor! Bade’nin beyin ölümü gerçekleştiğinde kalbi Esila’ya nakledilse endişeleri korkuları bitecek ancak İpek Bade’nin ailesi kabul etmeyince olmuyor.

Tarih 26 Haziran saat 11.45 yazımın tam bu bölümünde güncelleme yapıyorum. Ben yazımı yazıp yayınladıktan sonra bahse konu anne paylaşım yapıyor. Şu hemen üstteki paragrafı alıyor. “Aman Allah’ım resmen Bade’nin kalbi Esila için düşünülmüş” diyor. Şaka mı bu? Ben bu kocaman yazıda öyle bir şey mi yazdım? Kalp nakli bekleyen bir çocuk ve beyin ölümü gerçekleşmiş bir çocuktan bahsedip, onlar üzerinden örneklerle organ bağışına dikkat çekmek istedim. Ama bu hanım efendi yazımın sadece bu bölümünü alıp algı yaratmaya çalıştı. Ben yorum yazarak yazının tamamının okunmasını gerektiğini Esila’nın ailesini kesinlikle tanımadığımı söyledim ancak paylaşımı yoruma kapattı. Burada da görüyoruz ki bizim temiz kalpli, güzel yürekli insanlarımızı algı ile yönetmeye çalışıyor, karşı tarafın konuşmasına izin vermiyor. Instagram’da @new.heart.for.goktug isminde bir hesap var ve bu kişinin yaptıklarını deşifre ediyor, bakabilirsiniz. Bu arada organ naklinde bazı şartlar var. Kan grubu uyması, nakil edilecek hasta ile beyin ölümü gerçekleşen kişinin kilo uyumu gibi. Bir  resmi prosedür var, yani biz şu kişinin organına talibiz denildiğinde “buyurun alın” demezler. Esila’dan önce kalp nakli bekleyen uygun kişiye gider Bade’nin kalbi. Bir kısım vatandaş bunu bilmediği için de bu algıyı gerçek sanabilir. Ben buradan açıklamış olayım. Yazının devamı aşağıdadır. Tek kelimesine dokunulmamıştır.

Esila ile İpek Bade’nin annesi arasında bir mesajlaşma oluyor. Ve bu anne, mesajlaşmayı kendi hesabında yayınlamaya başlıyor. Henüz 13 yaşında olan ve kalp nakli olmazsa hayatını kaybedeceğini bilen bir çocuğa inanılmaz cevaplar veriyor. Tevekkül diyor mesela! O çocuk 13 yaşında bu anlayış ondan nasıl beklenir? Allah’ın dediği olur diyor, imtihandır diyor. 13 yaşında bir çocuğa söylüyor bunları. Organ bulmak da bulamamak da imtihan diyor. Ölümden korkmayın, ölüm vuslattır diyor. İnanılır gibi değil. Üstelik evlat acısı yaşamış bir anne bunları söyleyen. Esila, “şimdi daha çok korkuyorum, kendimi odaya kapattım” dedikten sonra bu sözlerine devam ediyor.

Bakın, kızının organlarını bağışlamamış olması kendisini ilgilendirir. Onun tasarrufu onun vicdanı. Ancak bunu ondan talep edenlere “zorunda mıyım – Bade’nin kalbi dert oldu – üzülme hepimiz öleceğiz” ifadeleri bana göre kan dondurucu ifadeler. Aldığı eğitimlerden sürekli bahseden bu öğretim görevlisi anne, bir çocukla nasıl konuşacağı konusunda pek bilgi sahibi görünmüyor. Onu eleştirenlere de sürekli akademik kariyerinde bahsedip, eğitiminiz nedir gibi sorular soruyor.

Her şeyi geçtim, konunun uzamasını özellikle istiyor gibi. Tepki gösteren insanlar ve Esila’nın mesajlarını ana sayfasında veya hikâyelerinde ısrarla paylaşıyor. Özel yazışmaları kamuya açık paylaşmak deşifre etmek suç. Bir idealist avukat çıkar, davayı açar. Ama önemli değil, kendisine paylaşım yapacak malzeme çıkar.

Bir Soru…

Şimdi herkese soruyorum; Bade’nin beyin ölümü gerçekleştiğinde organları bağışlansaydı ne olurdu? Bu anne Esila’nın göğsünde İpek Bade’nin kalp atışlarını duyma mutluğunu yaşardı. Şimdi o kalp ne oldu? Keza diğer organlar da kaç kişiye can olacaktı kim bilir?

Her fırsatta organ bağışının önemini anlatmaya çalışıyorum. Günah olmadığını birçok farklı kaynaktan göstermeye, ispat etmeye çalışıyorum. Ben de uzun yıllar önce tüm organlarımı bağışladım. Aile fertlerine de bu anlamdaki vasiyetimi belirttim. Son anda onlar vazgeçer kabul etmezse benim zamanında bağışlamış olmam bir işe yaramaz çünkü. Organlarım börtü böceğe ziyafet olacağına birilerine can olsun. Ruh meselesi denilmiş ya, ruhum o zaman huzur bulur. Aklı başında herkesin bunu düşünmesi gerekir.

Sahi, vicdan nakli yapılıyor muydu?

Sağlıcakla…

Medyatilkisi.com sitesinde yazarlar kısmında yayımlanan tüm yazıların sorumluluğu yazarına aittir